4 Nisan 2015 Cumartesi

BERLİN ANTLAŞMASI VE ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

BERLİN ANTLAŞMASI  VE ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI
Berlin Kongresinden sonra Osmanlı İmparatorluğunu uğraştıran, Batılı devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda  Osmanlının iç işlerine karışmasına sebep olan  en önemli  konu Ermeni meselesi olmuştur.

19. yüzyılın ikinci yarısına kadar Osmanlı devleti için ciddi bir Ermeni gailesi yoktu. Ancak 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında yapılan Ayastefanos ve Berlin antlaşmalarıyla Ermeni meselesi ortaya çıkartılarak Rusya’nın bastırmasıyla devletlerarası bir boyut kazandı.

Ermeni milliyetçiğinin ortaya çıkmasında Ermeni Kilisesi  birinci derecede önemli bir rol oynamıştır.

19.yüzyıla kadar Ermeni kilisesi otoritesini, Ermeni aristokrasisinden oluşan bir millî konseye dayayarak koruyabilmiştir. Fakat Islahat Fermanın yarattığı imkânlardan yararlanan Ermeniler, yeni bir millet nizâmnâmesi yapıp, asillerin tahakkümünü tamamen ortadan kaldırınca; patrikler, Fatih Sultan Mehmed’den bu yana ellerinde tuttukları iktidarı Ermeni milletiyle paylaşmak durumunda kaldılar. Bu ise Gregoryan kilisesinin kendi geleceğini tehlikede görmesine yol açtı.

Yine Ermeni kilisesinin geleceği için tehlike olarak addettiği diğer bir konu, Rusya’nın İstanbul üzerindeki emelleri idi. Eğer Ruslar, İstanbul’u alıp, Bizans’ı Rumların yönetimi altında tekrar ihya ederlerse, İstanbul Ermeni Patrikhânesi’nin bütün hakları ve imtiyâzları sona erebilirdi. Bütün bu endişeler Kilisenin dünyevî yetkilerini koruyabilmek gâyesiyle, İmparatorluk toprakları içinde muhtar bir Ermenistan kurmayı düşünmesine yol açtı. Hedefe ulaşabilmek için, Milliyetçilik akımından yararlandı.

Ermeniler 1856 Islahat Fermanından sonra Batılı devletlerin desteğiyle 1860 Ermeni Milleti Nizâmnâmesi adı altında bir anayasa oluşturmuşlardı. Bu anayasadan sonra Batılı devletler kendi güdümlerinde Bağımsız Ermeni Devleti fikrini işlediler.

Patrikhâne ise bu maksatla  Ermeni milletçiliğini güçlendirmeye çalışırken, diğer taraftan  Avrupa devletlerinin ve kamuoyunun dikkatini konuya çekmeye uğraştı.

1875 yılında Bosna Hersek isyânı sonrasında Avrupalı devletlerin baskısıyla bölgede ıslahat yapılması Osmanlı devletinden istenince, patrikhâne Doğu Anadolu’da  muhtar Ermenistan projesini hızlandırmış, henüz İngiltere, Osmanlı toprak bütünlüğünden yana olduğu için bu teklif yeterince destek bulmamıştı. Ancak patrikhâne propaganda çalışmalarına hem içeride hem de dışarıda devam etmişti.

Osmanlı Devletinin 1877-1878 yılında Rusya’ya yenilmesi üzerine İngiltere, Osmanlı politikasını değiştirmeye başlamıştır. İngilizler bundan sonra Osmanlı Devleti’nin tek başına özellikle Rusya’ya karşı topraklarını koruyamayacağını düşünmüşlerdir. Rusya ise  Ayastefanos Antlaşmasının 16.maddesi çerçevesinde, Ermenileri himâye etme perdesi altında İskenderun Körfezinden, Akdeniz’e inmek istiyordu.

İngiltere, Rusların bu politik emellerini engellemek için önce 1878’de Kıbrıs’a yerleşti. Ardından, Osmanlı Devletinde yaşayan Hıristiyanlar için yapılmasını istediği ıslahat çalışmalarının İngiltere’nin bilgisi ve önerileri çerçevesinde gerçekleştirilmesi ayrıcalığını kazandı.

Sonuç olarak:

İngiltere, Rusya’nın önünü kesmek için hem Kıbrıs’a yerleşti, hem de Ermeni meselesine el atmanın hukukî dayanağını elde etti. Bundan sonra İngiltere, Berlin kongresinin toplanmasını sağlayarak Ermeni meselesine devletlerarası bir boyut kazandırdı. Böylece inisiyatifi eline alarak Doğu Anadolu’nun Rusya tarafından Balkanlaştırılmasına engel olmayı plânladı. Aralarında birbirlerinin nüfuz bölgelerini tanıma konusunda bir anlaşma olmadığı için, Londra, Rusya’nın Ermeni meselesinden tamamıyla uzak tutulmasını istemiyordu. Çünkü Rusya, Doğu Anadolu’da çıkarlarının gerçekleşmeyeceğini düşünmeye başlarsa, gözünü Uzak Doğuya çevirebilir, bu da İngiltere’nin Hindistan ve Çin’deki çıkarlarını tehlikeye sokabilirdi. Ancak Doğu Anadolu’da muhtar bir Ermenistan düşüncesi Rusya tarafından aslında desteklenmiyor, bunun kendi uyruğundaki Ermenilere örnek olabileceği endişesini taşıyordu. Ruslar kendi deyimleriyle “Ermenisiz bir Ermenistan” peşindeydi. Bu yüzden Ruslar, Ermeni meselesinde geri plâna çekildi. Diğer taraftan İngiltere Fransa’yı da kendi çizgisine çekemeyince Ermeni meselesinde istediği sonucu alamadı.

İngiltere’nin bu başarısızlığında devrin padişahı Sultan II.Abdülhamid’in, devletlerarasındaki çıkar çatışmalarından faydalanarak Osmanlıya uygulatılmak istenen ıslahatlara karşı direnci etkili olmuştur. Buna rağmen Amerikan misyonerlerinin ve İngiliz konsoloslarının gizli ve açık destekleriyle isyanlar çıkartmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder